Hayatınızı Değiştirecek Büyük Bir Para Ödülü İçin Neleri Göze Alırdınız?
Eğer çaresizseniz yapabileceklerinizi siz bile hayal edemeyebilirdiniz…
2021 Eylül ayında yayına giren, Netflix’in Güney Kore yapımı Squid Game; bir insanın çaresizlik karşısında neler yaşadığını tüm çıplaklığıyla bizlere sunuyor. Bir distopya kurgusu olan Squid Game; toplum ve birey psikolojisine dair vermiş olduğu çarpıcı gerçeklerle tüm dünyada en çok izlenen diziler arasında yer almayı başardı. 9 bölümüyle tek nefeste sürüklerken; aksiyon, gerilim ve dram türünde uzun yıllar unutulmayacak gibi görünüyor. Psikolojik, sosyal, ekonomik ve politik açıdan birçok mesajın verildiği bu diziye gelin biraz daha yakından bakalım. Eğer henüz izlemediyseniz yazının devamında spoiler olduğunu söylemek isterim. ?
Squid Game Konusu Nedir?
Squid Game, ekonomik açıdan dezavantajlı 456 yarışmacının geleneksel 6 çocuk oyununu geçerek 45,6 milyar won para ödülünü kazanmaya çalışmasını konu alıyor. Ancak bilinen masum çocuk oyunlarının aksine; içinde her türlü ölüm, ihanet ve şiddet olanlardan… Kazanan bir kişi bu paranın sahibi olurken kirli bir vicdanın da sorumluluğunu alır. Kaybedenler ise oyunun bedelini yaşamlarıyla öder. Diğer bir yandan hayatta kalabilmek için bu sefer sadece güçlü ya da zeki olmak da yeterli değil. Kendi çıkarın uğruna en yakınını ve hatta kendini bile aldatman gerekiyor!
Yarışmaya katılan herkesin birbirinden farklı hikâyesi olsa da hepsinde ortak şeyler vardı. Acı dolu bir geçmiş, hayatları boyunca ödemeyecekleri bir borç, kısa yoldan bir çözüm arayışı ve tek bir çare için her şeyden vazgeçebilecekleri çaresizlik hali.
‘’İyi İnsan ya da Kötü İnsan Diye Bir Şey Yok’’
Dizi boyunca ölüm korkusu ve hayatta kalma içgüdüsüyle tüm ahlak ve etik değerlerinden, sosyal rollerinden ve sorumluluklarından vazgeçen bireyleri izliyoruz. Hayatımızda da durum ve koşullara bağlı olarak iyi olduğumuz kadar kötü, kötü olduğumuz kadar iyi olabiliyoruz. Dengenin ve kaosun da geldiği yer burasıdır. Her şey biz insanoğlunda zıttı ile mevcut. İçsel çatışmalarımızın da aslında buralarda başladığını söyleyebiliriz
Ana karakterimiz Oyuncu 456- Gi-hun; sistem tarafından dışlanmış, kumar bağımlısı ve iyi bir baba olamamanın suçluluğu altında ezilmiş bir karakter. Annesiyle yaşıyor ve zaman zaman ondan da para çalıyor. Borçlarını kapatmak ve kızına destek olabilmek için yarışmaya katılma kararı alır. Yarışma boyunca her şeyi sorgularken kendi değer yargılarının dışına çıkmama çabası gösterir. Ancak misket oyununda Gi-Hun’un takım arkadaşı olan yaşlı adamın Alzheimer hastalığını fırsat bilerek nasıl kazandığını da hatırlarsınız. ?
Diğer bir tarafta Gi-hun’un çocukluk arkadaşı Oyuncu 218- Sang-woo. Yıllarca zekâsı ve başarısı ile gurur duyulmuş ancak dolandırıcılıktan ve evrakta sahtecilikten hakkında tutuklama kararı çıkarılmış bir karakter. Zaman zaman başkalarına yardım ettiğini görsek de çıkara dayalı basit düzeyde ilişkiler kurduğu bir gerçek. Takım arkadaşı Ali’yi ve Camdan Köprü oyununda ona yardım eden camcı adamın öldürmesi bunun bir örneği oluyor.
‘’Her İnsanın Doğasında Bencillik ve Acımasızlık Vardır’’
Freudyen psikanatilik kuramında en ilkel benliğimizde temel ihtiyaçlarımız ve dürtülerimiz yer almaktadır. Haz ilkesine dayalıdır. Korkular, cinsellik, açlık, saldırganlık, mantık dışı istekler ve bencilce ihtiyaçlardan oluşur. Hayatta kalma ve korunma güdüsü de buralarda yer alır. Bunlar tatmin edilmediğinde ise nevroz açığa çıkar. İçsel çatışmaları, ölüm anında açığa çıkan karanlık yönleri ve vahşeti neredeyse her oyuncuda gördük dizi boyunca. Aç bırakıldıklarında yatakhanede çıkan kavgayı hatırlayın. Çılgına dönmüş yarışmacılar birbirlerini nasıl öldürmeye çalışıyordu?
Bir sonraki oyunun ne olduğunu öğrenmek için organ mafyasına yardım eden doktor, tamamen benmerkezci davranan ve insanları hiç düşünmeden vahşice öldüren dövmeli gansgter Deok-Su daha çok haz ilkesi ile hareket ettiği söylenebilir.
Dizi sonuna geldiğinizde sizi en çok şaşırtan muhtemelen beyninde tümör olan yaşlı adam, Oyuncu 001- Oh II-nam olmuştur. Dışarıda ölmeyi beklemek yerine oyuna katılmaya karar verir çünkü yıllarca yaşayamadığı çocukluk saflığına ve eğlencesine ihtiyaç duyar. Tüm oyunlara bilgece yaklaşımı ve Gi-hun ile kurduğu dostluk ilişkisi ile ön plana çıkar. Ancak dizinin sonunda Squid Game’in kurucularından olduğunu itiraf etmesi Gi- hun’a büyük bir şok etkisi yaratır.
Oyuncular Oyuna Neden Geri Döndü? ‘’Batık Maliyet Yanılgısı’’
Dizinin ikinci bölümünde oyunun ölüm tehlikesiyle karşılaşan yarışmacılar oylama ile evlerine geri dönmek istedi. Ancak gerçek hayatlarına döndüklerinde çaresizlikleri ile tekrar yüzleştiler ve oyunu bir ‘’cehennem’’ olarak tasvir ederken asıl cehennemin kendi hayatları olduğunu fark ettiler. Yarışmadan ayrılan katılımcıların %93 ‘ü ölebileceği ya da birilerini öldürebileceği ihtimalini kabul ederek oyuna geri dönmeye karar verdi. Ne kadar büyük bir istatistik değil mi?
Bireylerin önceden yatırdıkları para, zaman ve çaba gibi kaynakların boşa gitmemesini düşünerek yanlış bir davranışa devam etmesi veya bağlı kalma eğilimi “Batık Maliyet Yanılgısı” olarak tanımlanmaktadır. İlkel beynimiz tarafından verilen bu irrasyonel karar genellikle kısa yolla sonuca ulaşmak ister ve duygusal bağlarla ilişkilidir. Parasını ödediğin bir yemeği doymana rağmen tıka basa yemeye devam etmen bunun bir örneğidir. Aynı şekilde yıllarca size zarar veren bir ilişkiyi sürdürme ısrarınız veya parasını verdiğiniz bir eğitime size göre olmadığını anlamanıza rağmen-sonuna kadar gitmeye çalışmanız.
Yarışmacılar hem büyük para ödülünden vazgeçmişlerdi. Hem de bu oyuna yaptıkları zihinsel, fiziksel ve psikolojik onca yatırım boşa gitmişti. Ve oyuna davet kartlarının tekrar gönderilmesi onlara bir telafi imkânı sağladı. Artık gerçek hayatlarında bir çıkış yolları yoktu ve oyuna yaptıkları yatırımı boşa çıkarmamak için geri dönmeyi kabul ettiler. Çünkü borç her insanı savunmasız, endişeli ve çaresiz hissettirir. Squid Game kurucuları da bunu çok iyi biliyordu. ?
Oyunlarda Verilen Gizli Anlamlar
Antik Roma’nın kanlı gladyatör oyunlarını andıran dehşet dolu bir hayatta kalma mücadelesi izlemekteyiz. Yüzyıllar boyunca bu ölüm kalım düelloları büyük kitleleri eğlendirirken kazanan gladyatörler ise iktidarın boyunduruğu altına giriyordu. Dizide VIP’ler ve rakipler arasında da aynı dinamiği görmekteyiz. Neoliberal bir kapitalist sistem eleştirisi içerisinde sınıfsal ayrımların yarattığı adaletsizlik anlatılırken ‘’VIP’’ olarak isimlendirilen bir grup zenginin, adeta bir at yarışı izlercesine sadece eğlence için bu yarışmayı düzenlediğini öğreniriz.
- Kırmızı Işık, Yeşil Işık: Kuralların dışına çıkan elenir. Dur dendiğinde durmak, devam et dendiğinde devam etmek zorundasın. Sistemin senden istediğini yapmadığın sürece oyunun dışında kalacaksın.
- Şeker kalıbı: Ana karakterimiz 456’nın şemsiye şeklini yalayarak çıkardığını hatırlıyor musunuz? Dakikalar kala bulduğu yaratıcı yöntemle birçok kişiye de ilham olur. Dizi boyunca en çok keyif aldığım sahnelerden biriydi. Yükselmek için yapılması gereken belli. Bu süreçte sistem size baskı uygulayacak ve sizi sıkıştıracak. Ekstra baskı ve heyecan performansı artırsa da normalden fazla olduğunda yapmayacağınız hatalar yapabilirsiniz. Şeker kalıbı oyununda da zaman baskısı ve ölüm tehdidi karşısında yapılması çok kolay gibi görünen bir görev birçok yarışmacı için imkânsız hale gelir.
- Halat Çekme: Neoliberal şirketlerde takımlar kendilerine benzer takımlarla yarıştırılır ve iyi olan hayatta kalır. Halat çekme her ne kadar güce dayalı gibi görünse de aslında stratejinin ve takıma sadık kalmanın ne kadar önemli olduğunu görürüz. Çok büyük bir insanlık dersi de var burada: Hepimizin birbirinden öğreneceği şeyler varken insanların birbirini aşağılaması aslında en büyük zayıflık göstergesi değil midir?
- Misket Oyunu: Oyuncular ikili takımlar halinde yarışacaklarını düşünürken dizi bir anda bizi ters köşe yapar ve her oyuncu kendi takım arkadaşına karşı yarışır. Burada bireysel çıkarlar artık söz konusu. Gerekirse devam edebilmen için en yakın arkadaşını ya da eşini öldürmen gerekiyor. Diğer bir yandan oyun sana karşındaki kişi için kendini feda edebilmen için de bir imkân tanıyor. Ancak yaşamda seni bağlayacak anlamlı bir sebebin yoksa bunu yapman mümkün gibi görünüyor.
- Camdan Köprü: Yükselmek için risk almanın gerekiyor. Yaptığınız seçimler sizin düşmenize de neden olabilir ya da zirveye ulaşmanızı sağlayabilir. Bu yolda bazen birilerinin arkasına saklanır, bazen de hedefe ulaşmak için sizden önce yapılan doğru adımları atmış olanları takip etmeniz gerekir. Ya da önünüze çıkan engelleri düşünmeden kaldırmanız.
- Kalamar Oyunu: Diziye adını da veren son oyun. Sona kalan iki yakın arkadaşın birbiri ile rekabetini izleriz. Kural artık kuralsızlıktır. Rakibine acırsan kaybedersin. Çünkü o kazanmak için her şeyi yapacaktır.
Squid Game’den Neler Öğrendik?
Squid Game’i izlemek adeta duygusal bir yolculuğa çıkmak gibi…
Dizinin sonunda oyunu kazanan 456 numara olur ancak kazandığı paraya hiçbir şekilde dokunmaz. Peki ya neden? Empati kurun. Yüzlerce insanın ölümüne tanıklık ettiniz. Dolaylı ya da doğrudan buna sebep oldunuz. Önceden sizin için çok önemli olan şeyler artık anlamını yitirdi. Ve şimdi içinizde tüm yaptıklarınızın suçluluğu, size bu hale getiren sisteme karşı büyük bir öfke ve intikam duygunuz var. Siz kaldığınız yerden devam edebilir miydiniz? Bu insanların ölümünden kazandığınız parayı harcayabilir miydiniz?
En zorlu ve travmatik olaylar karşısında insan var olabilmek için o an doğru gördüğü ilk şeyi yapar. Bu anlarda da her birey kendi bilinç ve ahlak seviyesine göre kararlar alır. Dolayısıyla yapılan seçimlerin olumsuz sonuçları ahlak seviyesinin gelişmişliğine bağlı olarak kişide bir suçluluk yaratır ya da yaratmaz. Aynı şekilde her birey de bu suçluluk duygusuyla kendi yöntemleriyle baş eder. Dizide de gördüğümüz gibi, kimi birilerini öldürmekten zevk aldı hedefine yaklaştığı için. Kimi de bunun suçluluğu ile intihar etti ya da hayatı boyunca ona acı verecek bir vicdanın yükünü aldı.
Yaşadığımız olaylar karşısında içsel değer çatışmalarımız belki de hep olacak. Önemli olan verdiğimiz kararların sorumluluğunu ne kadar aldığımız. Eğer vicdanınızda bir ses size yapmamanız gerektiğini söylüyorsa ve siz yine de yapıyorsanız, unutmayın ki bir gün kendinizi affetmek veya affettirmek için çaba sarf etmeniz gerekebilir.
En çok merhamet, şefkat ve vicdan arayışında olduğumuz bugünlerde Squid Game bir sistem eleştirisi olarak topluma çok güzel bir ayna tutuyor. Sınıfsal ayrımların yarattığı adaletsizlik içerisinde aslında en çok birbirimize güvenmeye ve empati göstermeye ihtiyaç duyuyoruz. Bu nedenle toplumsal anlayışların değişmesi gerekiyor. Bunun için de önce bireyin. Ve bu da kalplerde daha çok sevgiye yer vermekle ve bu sevgiyi hissettirebilmekle başlayacak.