Bir ruh sağlığı uzmanından yardım almaya ihtiyacınız olduğunuz fark etmek ve uygun uzmanı bulmak, terapi sürecinin kendisi kadar meşakkatli olabilir. Bu yazıda size, daha çok terapi süreci ile ilgili olarak ihtiyaçlarınızın nasıl farkına varabileceğiniz ve bununla ilgili uzman seçimini yaparken nelere dikkat edebileceğiniz hakkında yardımcı olmaya çalışacağım.
Psikolog Kimdir?
Ülkemizde Ruh Sağlığı Yasası ile ilgili çalışmalar devam ettiğinden unvanların kullanımı, hangi unvanlara sahip kişilerin hangi alanlarda serbest olarak çalışabileceğine dair bazı belirsizlikler halen mevcuttur. Bu nedenle bu yazımızda olabildiğince yasal çerçeve ile günlük pratiklerin danışanın yüksek yararına olacak biçimde bilgi vermeyi amaçlıyoruz.
Psikolog, üniversitelerin psikoloji bölümlerinden mezun olmuş kişilerdir. Bu kişiler insanların ve hayvanların duygu, düşünce ve davranışlarına dair temel bilgi birikimine sahip olurlar. Klinik Psikologlar ise bu eğitimin devamı olarak klinik psikoloji alanında yüksek lisansını tamamlamış kişilerdir. Terapist ise, ilgili ruh sağlığı alanlarından mezun (psikiyatri, rehberlik ve psikolojik danışmanlık gibi) kişilerin eğitimleri süresinde ve/veya daha sonrasında ilgili terapi ekollerine yönelik eğitim ve süpervizyon aşamalarını tamamlamaları ile aldıkları unvandır.
Sık sorulan sorulardan biri de psikologların ilaç yazıp yazmadığıdır ve cevabı oldukça açıktır: Hayır, psikologlar tıp fakültesinden mezun olmadıkları için ilaç yazma, önerme, bir ilacı bırakma konusunda herhangi bir yetkiye sahip değildirler. Ancak yeterli bilgi birikimine sahip bir psikolog gerekli hallerde sizi ilaç kullanımı ya da ilacın doğru biçimde bırakılması için uygun tıbbi hizmete yönlendirecektir.
Bu noktada danışanların yardım almayı düşündükleri kişilere yöneltebilecekleri bazı sorular şunlar olabilir:
Hangi bölümden mezun? Diploması var mı?
Örneğin; danışman/koç sıfatları kullanarak ya da farklı bir alandan mezun olunmasına rağmen çeşitli kurslar vasıtasıyla kişiler hizmet verebilir. Ancak bu sıfatlar ya da sertifikalar kişileri ruh sağlığı profesyoneli yapmaz. Elbette bu tür hizmetlerin de alınması mümkündür. Ancak bu hizmetlerin içeriği destekleyici olmanın ötesine geçerek tanı ve tedaviye uzandığından ruh sağlığınız risk altında diyebiliriz.
- Eğer yurt dışındaki bir üniversiteden mezunsa ilgili program online ya da yüz yüze miydi?
- Bu programın YÖK tarafından denkliği var mı?
Çok farklı programlar ile diploma almak mümkün olmasına karşın denkliği olmayan bazı programların kişiyi ruh sağlığı uzmanı yapmadığı ve sertifika düzeyinde kalmış olabileceği akılda tutulmalıdır.
- Yüksek lisansı ile unvanı ve verdiği hizmetler uyumlu mu?
Kişi başka bir alanda yüksek lisans yapmış olmasına karşın klinik psikolog unvanı kullanılıyorsa bu duruma dikkat edilmelidir.
- Başka hangi eğitimleri almış?
Eğer uzmanlığa ihtiyaç duyulan bir alanda (örneğin, cinsel terapi, aile terapisi, uyku bozuklukları vb) desteğe ihtiyaç duyuyorsanız bu konularda eğitim almış kişilere başvurabilirsiniz.
Bir Psikolog İle Görüşmeye İhtiyacım Olduğunu Nasıl Anlarım?
Aşağıdaki bazı durumlar, işaretler ya da ihtiyaçlar bir psikolog ile görüşmek için olası sebepler olabilir.
- Günlük yaşamı sürdürmekte zorlanmaya başladıysanız. Örneğin işte, evde, okulda daha önce yapabildiğiniz performansı göstermekte zorlanıyorsanız.
- Duyguları düzenlemek ile ilgili sorunlar; ani duygu değişimleri, belli bir ruhsal duygu durumun diğerlerini önceleyecek şekilde kalıcı hale gelmesi. Örneğin uzun süreli olarak depresif ya da aşırı mutlu hissetmek gibi.
- Size ya da çevrenize zarar veren duygu odaklı davranışlar. Örneğin öfke patlamaları ya da heyecana odaklı bağımlılık davranışları gibi.
- Uyku düzeniniz, iştahınız ya da fiziksel sağlığınızda fizyolojik sebeplerle yeterli düzeyde açıklanamayan değişimler olduğunda.
- İlişkilerle ilgili sorunların artması ya da kronik hale gelmesi durumunda. Örneğin çiftler ya da aileler için sorunların hem ilişkiyi daha sağlıksız hem de bireylerin hayatını ciddi oranda etkilemeye başladığı zamanlarda.
- Ani bir kayıp ya da zorlu yaşam olayı sonrasında. Örneğin önemli bir aile üyesinin kaybı, doğal afet gibi.
- Kendinizle ilgili bazı devam eden örüntüleri fark etmek ve daha iyi bir yaşam arayışında olduğunuzda.
- Ölçme ve değerlendirmeye ihtiyaç duyulan durumlarda. Örneğin çocuklar için zeka testi – bu gibi testlerin keyfi olarak değil ancak başka profesyonel tarafından talep edilmesi halinde uygun eğitimi almış kişiler tarafından yapılması gerektiği unutulmamalıdır.
- Bir yakınınızla ilgili olarak. Örneğin sevdiklerinizden biri günlük yaşamdaki gerçekliğe uygun olmayan düşünceler geliştirmeye başladığında bunu o kişiden önce fark edebilirsiniz.
- Uygun yönlendirme, tanı ve tedavi süreçlerinin planlanması durumunda. Örneğin bazı durumlarda bir psikiyatrist, uyku bozukluğu uzmanı ya da okul rehberlik servisleri gibi kişi ya da kurumlara yönlendirilmeniz ya da bunlarla birlikte psikoloğunuzla süreç yürütmeniz gerekebilir. Bu noktada sorununuzu daha hafif/ağır olarak etiketlemek yerine ihtiyacınıza uygun uzman arayışında psikoloğunuz size yardımcı olabilir.
- Bütün bunlara ek olarak teknik olarak doğru uzmana ulaşmış olsanız bile terapi gibi orta ve uzun vadeli süreçlerde uyum yakalamanın önemli olduğunu bilmek gerekir. Bugün biliyoruz teknikler kadar danışan ve uzman uyumu da tedavinin etkiliğini etkileyen en önemli unsurlardan biridir. Bu nedenle danışmanınız ile ön görüşme yapmak ve ilk birkaç seans içinde uyumunuzu gözlemlemek iyi bir fikir olabilir.
Psikoloğumla Sürece Başladım, Peki Şimdi Neler Olacak?
Diyelim ki ihtiyacınız doğrultusunda ilgili uzmana ulaştınız ve başlangıç için uyumunuz da iyi görünüyor. Bu sürecin terapi olduğunu varsayarak sürecin iki tarafın birlikte alabileceği bir yol olduğunu akılda tutmak gerekir.
Farklı terapi ekollerinde yaklaşımlar değişmekle birlikte günümüz çağdaş terapileri terapi sürecinin bir iş birliği olduğu noktasında hemen hemen hemfikirdir.
Siz kendi hayatınızı biliyorsunuz, danışmanınız ise terapiye dair bazı yolları biliyor. Bu iki kişinin yapmaya çalıştığı şey; sorunu doğru biçimde tespit ederek onu sadece ortadan kaldırmak değil aynı zamanda doyum alabileceğiniz bir hayat için gerekli değişikleri yapmaktır.
Farklı terapi ekollerinde (psikodinamik, bilişsel davranışçı, şema, cinsel, aile terapisi) bu değişim farklı biçimlerde ele alınır. Ancak temelde terapi konuşarak yapılmaktadır. Bu nedenle terapi sürecinizin kendinizi en rahat hissettiğiniz ana dilinizde olması oldukça faydalıdır. Terapide duygu ve düşünceleri ifade etme, bazı yaşamsal olayları deneyimleme (örneğin hayali ya da gerçek olarak bir durumun yaşanması), günlü yaşam alıştırmaları ve bunların yeniden terapi ortamında ele alınması gibi pek çok teknikle günlük yaşamdaki fonksiyonun artırılması, daha doyumlu bir yaşam hedeflenebilir. Bazı durumlarda bu sürece başka uzmanların eşlik etmesi gerekebilir. Örneğin ilaç süreçlerinin bir psikiyatrist tarafından düzenlenmesi, bir fizyoterapist ile fizyolojik terapi ya da dil terapisti ile çalışmak gibi ek süreçler gerekli görüldüğü halde takım halinde çalışan uzmanların sorununuzu daha hızlı ve kalıcı biçimde çözmenizde size nasıl yardım edebileceğine dair iyi bir örnek olabilir.
Bazen psikologlarla yürütülen süreçler orta ve uzun vadeli terapi süreçlerinden çok danışma niteliği taşıyabilir. Örneğin psikoloğunuzla karar vermekte zorlandığınız bir konuda birkaç görüşmelik bir süreç tasarlayabilirsiniz. Benzer biçimde terapi için uygun maddi ve manevi şartların oluşmadığı bazı durumlarda psikoloğunuz yönlendirmesi ile kendine destek kitapları alıp uygulamak için destek alabilirsiniz. Bu tür kitapların belli bir süre gerçekten vakit ve efor ayrılarak kullanıldığında hafif düzeyde anksiyete ve depresyon gibi pek çok zorlu durumda baş etmekte oldukça etkili olduğu bilinmektedir.
Terapi süreci ilerledikçe; tanıma, deneyimleme, değişim gibi aşamalar yavaş yavaş aşılır ve değişikliklerin sürdürülebilir olması ile ilgili çalışmalardan sonra terapinin sonlandırılması sürecine gelinebilir. Eğer tedavi herhangi bir sebeple yarım kalmadıysa ve sonlandırma aşamasına gelindiğinde bu iki taraf için de sevindirici bir durumdur. Bu noktada yaşanan olumlu sürece rağmen danışan ve danışmanın ilişkisinin sonlandırılması yine de zorlu duygulara ve dirençlere sahne açabilir. Bu gibi durumlarda danışmanınızla olan ilişkinin bitmesinin sizi nasıl etkilediği, ihtiyaç halinde kendisine ya da diğer ruh sağlığı hizmetlerine nasıl ulaşabileceğinize dair aklınızdaki soruları sormak bir danışan olarak temel hakkınızdır.
Son olarak eğer herhangi bir yardıma ihtiyacınız olup olmadığına aklınızda soru işaretleri varsa bunları güvenilir uzmanlara sormaktan lütfen çekinmeyin.
Unutmayın, asıl dayanıklılık ve güç yardıma ihtiyaç duyduğumuzu fark edebilmekte ve uygun yardımı almaya açık olmaktadır.