Covid-19 salgın sürecinden korunmak amacıyla alınan önlemler, zor bir dönemi de beraberinde getirdi. Pandeminin gelmesiyle, ilk olarak yüz yüze etkileşimin giderek azaldığı; bunun beraberinde kaygı ve stres seviyelerinde artış olduğu yeni bir yaşama geçildi. Covid-19 salgınının daha çok fiziksel sağlığımız üzerindeki etkileri vurgulanırken, psikolojik etkilerinin geri plana atıldığını görmekteyiz. Fiziksel etkilerin yıkıcı olduğu muhakkak; ancak psikolojik tepkilerin fiziksel etkilerden daha uzun vadede etki yarattığı da bir gerçektir.
COVİD-19’un yarattığı belirsizlik, bireylerin rutinini ve pek çok planını da sekteye uğratmaktadır. Bireylerin göremedikleri, nasıl geleceğini bilmedikleri bir virüs tarafından tehdit altında olmaları bilinmezliğe neden olmaktadır. Özellikle virüsün nereden nasıl geleceğini bilmemek insanlarda büyük bir strese ve kaygıya neden olmaktadır. Salgın süreci birçok bireyi zihinsel ve psikososyal alanda etkilemiştir.
Salgın sürecinde yaygın olarak görülen psikolojik etkilerden biri, bireyin kendisinin veya sevdiklerinin sağlığına bir şey olacağı kaygısıdır. Bu, orta düzeyli bir kaygı olduğunda birey kurallara uyar ve bulaş riskini azaltır, yani işlevsel bir kaygı olur. Fakat bazı bireylerde de bu durum takıntı haline gelebilir ve her şeyi gözünde bir felaket halini alabilir. Yoğun kaygıdan ve stresten birey sağlıklı bir yaşam sürememeye başlar. Salgın sürecinin yarattığı etkiler bireyden bireye farklılık gösterebilir. Bazı kişilerde yoğun kaygı yaratırken bazı kişiler minimal olarak durumu yaşar.
Salgın sürecinde yaygın olarak görülen psikolojik etkilerinden ikincisi de yalnızlık duygusudur. Bireylerin günlük rutinlerinin değişmesiyle birlikte dışarda geçirdikleri vakitlerin kısıtlanması, yalnızlık duygusunun artmasına neden olur. Pandemi bireylerin evden çıkmasını kısıtlayarak, sosyal izalasyona iter. Sosyal etkileşimin azalması, yalnızlık duygusunu arttırarak bireylerde depresif süreci tetikleyebilir.
Salgın sürecinde yaygın olarak görülen psikolojik etkilerinden üçüncüsü de engellenmişlik duygusudur. Evden dışarıya çıkma oranının azalması bireylerin özgürlüğünün kısıtlanmasına ve istediklerini yapamamalarına neden olur. Bu durum dolayısıyla bireyde engellenmişlik duygusunun ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu kişilerin normalden daha agresif tepkiler verdikleri gözlemlenir.
Karantinanın Ruh Sağlığı Üzerindeki Etkileri
COVİD-19 (Korona) testi pozitif olan kişiler iyileşene kadar karantinada yalnız başına yaşamaktadırlar. Bu süreçte bireylerin ruh sağlığı olumsuz yönde etkilenebilir. Bağımsızlığın kısıtlanması, dost ve akrabalardan uzak kalma, hastalıkla ilgili belirsizlik durumu ve devamlı evde yalnız kalmaktan kaynaklı yoğun can sıkıntısı yaşanabilir. Ayrıca, ani duygu değişimleri de görülebilir. Korona pozitifken yaşadığı fizyolojik sorunlar, psikolojik etkilerini daha çok tetikleyebilir.
Covid-19 testi pozitif çıkan kişiler de felakete dönüşen düşünceler yoğun şekilde görülebilir. Ayrıca kendisinden kaynaklı bulaş olan bir kişi de varsa bu onda suçluluk duygusunu ortaya çıkarabilir. Dolayısıyla bu düşünceler kişide yoğun kaygı ve depresyona neden olabilir.
Beklenmedik durumlar karşısında psikolojik belirtiler göstermek normal ve geçici olarak kabul edilebilir. Ayrıca kaygılanmak her zaman anarmol ve patolojik değildir. Hastalık nedeniyle korku, üzüntü gibi olumsuz hisler ve panik, huzursuzluk gibi semptomlar yaşayabiliriz. Bu süreçten önce ruhsal bozukluk tanısı almayan bireylerin bu pandemi sürecini daha rahat geçirmeleri beklenmektedir. Yaşanılan bu olumsuz duygu durumları bireyin işlevselliğini bozmuyorsa, ilişkilerini olumsuz yönde etkilemiyorsa ve günlük yaşantısında herhangi bir engel yaratmıyorsa şu an için patalojik bir durum olmadığını söyleyebiliriz.
Pandeminin şu an hayatımızın merkezinde olması nedeniyle anlık olarak düşüncelerimizi ve duygusal reaksiyonlarımızı etkilemesi normal ve doğaldır. Fakat olaylara bakış açımızı ve davranışlarımızı kontrol etmek bizim elimizdedir.
Karantinanın Ruhsal Etkileriyle Başa Çıkmaya Yönelik Öneriler
1-Salgının ortaya çıkardığı psikolojik durum; bireyin niteliklerine, olumsuzluklar karşısında verilen tepkilerine ve deneyimlerine göre farklılık göstermektedir. Fakat bu durumun yalnızca bizim başımıza gelmediğini, bütün dünyanın aynı süreçten geçerek salgınla baş etmeye çalıştığını kendimize hatırlatmak yararlı olacaktır. Bu noktada bireyin durumu kişiselleştirmemesi ruhsal etkileriyle başa çıkmasını kolaylaştırabilir.
2- Birey, Covid-19’a yakalanan birçok kişinin hasta olup iyileşerek hayatına devam edebildiğini unutmamalıdır.
3- Olumsuz düşüncelerden uzak durarak daha gerçekçi düşünceye geçmeye ve devamlı olarak fiziksel belirtilere odaklanmaktan ziyade algı değiştirilmeye çalışılmalıdır.
4- Karantina sürecinde yoğun kaygı ve stresten uzak durmak çok önemlidir. Kaygı ve stres, kişinin bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olabilir. Bu yüzden karantina sürecinde sevdikleriyle telefonda görüntülü/sesli görüşmeler yapmaları, meditasyon veya egzersiz yapmaları, ev içinde yapabilecekleri hobilerle uğraşmaları daha sağlıklı ve kaliteli zaman geçirmelerini sağlayacaktır.
5- Bu süreçte kaygı, yoğun mutsuzluk, iç sıkıntısı gibi semptomların arttığını hissederseniz ve günlük yaşamınızda işlevsel bozulmalar meydana geliyorsa uzman kişilerle iletişime geçmek en doğru adım olacaktır. Giderek online terapilerin artış göstermesiyle artık evden dışarı çıkmadan da güvenli alanınızdan istediğiniz psikoloğa ulaşma şansınız vardır. Psikolog desteği ile ruhsal sorunların konuşulup değerlendirilmesi, kişinin farkındalığını arttırarak daha yapıcı çözümler kazanmasını sağlamaktadır.