Kleptomani yani halk arasında “Çalma Hastalığı” olarak adlandırılan bu terim, Yunanca “çalma deliliği” anlamına gelmektedir ve 1800’lü yıllarda literatüre girmiştir. Kleptomani, maddi değeri olmayan ve kullanılabilirliği gözetilmeden nesneleri çalmaya karşı büyük bir arzu duyma olarak tanımlanan bir dürtü denetim bozukluğudur. Kleptomani DSM-IV’de (Mental Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı) dürtü denetim bozukluğu olarak yer alırken bazı bilim insanları bu konu hakkında fikir ayrılığına düşmüşlerdir. Bazı özellikleri bakımından kleptomaninin obsesif-kompulsif spektrum bozuklukları, affektif spektrum bozuklukları adı altında ele alınması gerektiğini öne sürmüşlerdir. Uzun zamandır literatürde olmasına karşın kleptomani ile ilgili yeterli çalışma yapılmamıştır. Bugüne kadar gerçekleştirilen çalışmalar genelde kleptomani kavramını açıklamaya ve neden kaynaklandığına odaklanmışlardır. Kleptomani kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülmektedir. Bunun nedeni ise kadınların erkeklere göre daha fazla psikiyatrik yardım almasına bağlanmıştır. Kleptomani çoğunlukla ergenlikte başlangıç göstermektedir. Geç erişkinliğe kadar sürmektedir ve bazen ömür boyu da devam edebilmektedir. Ortalama verilecek olursa kleptomaninin başlama yaşı için 20 denilebilir. Yapılan araştırmalarda kleptomanların çalma ataklarının ayda ortalama 27 ile 120 arasında değiştiği tespit edilmiştir. Bu sonuçlar kleptomaninin ne kadar ciddi bir dürtü bozukluğu olduğunu ortaya koymaktadır. Kleptomaniye genellikle başka ek tanılar eşlik edebilmektedir. Kleptomanlar çoğunlukla tedaviye başka şikayetlerle başvurmaktadırlar. Toplumda damgalanmaya neden olabileceği için kleptomanların kendini gizleme eğiliminde olduğu düşünülmektedir. Bu sebeple klinikteki vaka örnekleri oldukça sınırlıdır.
Kleptomani Belirtileri Nelerdir?
Kleptomanlar çalma eylemi öncesinde gittikçe yükselen bir gerilim hissederler. Eylemi gerçekleştirirken ise zevk, doyum ve rahatlama hissederler. Kleptomanide çalma dürtüsü oldukça zorlayıcıdır. Dürtünün ortaya çıkmasıyla kişide bir bunaltı meydana gelir, çalma eylemi gerçekleşince bu bunaltı azalır ve kişinin yaşadığı gerilim yerini rahatlamaya bırakır. Bu yönüyle kleptomani klasik bir kompulsiyona benzemektedir. Bu bireyler çalma eylemini bir amaç için yapmazlar. Kleptomanlar çalma eylemini öfkesini göstermek, intikam almak, bir varsanı ya da sanrı etkisinde gerçekleştirmezler. Bu bireylerin genelde çaldıkları nesneleri alacak güçleri vardır. Kleptomanlar çalma eylemi sonrası çaldıkları nesneleri birine hediye eder, yerine tekrar bırakırlar, çöpe atarlar ya da saklarlar. Bazıları çalma eylemi sonrası pişmanlık duydukları için çaldıkları nesneleri hayır kurumlarına bağışlamaktadırlar ya da çaldıkları yere çalınan nesnenin ücretini ödemektedirler. Kleptomanlar yakalanma riskleri yüksek olan yerlerde çalmamaya özen gösterirler. Ancak bazen bu durumu göz ardı edebilirler. Bu kişiler yakalanma durumunda genelde öfke yerine pişmanlık ve utanç duyarlar. Literatürdeki olgu örneklerinde kleptomanlara bu durum sorulduğunda çalma eyleminin yanlış olduğunu ifade etmektedirler. Kleptomanlar çalma eylemini planlamazlar; genelde anlık gelişir. Bu kişiler çalma eylemini birisiyle iş birliği yaparak değil; tek başına gerçekleştirirler. Kleptomanlar için amaç nesneyi çalmaktır eğer amaç nesneye ulaşmak ise kişiye kleptoman denilemez. Kleptomanlar çoğunlukla mağazalardan, çalıştıkları yerden ya da aile üyelerinden çalarlar.
Kleptomanide Risk Faktörleri
Kleptomanların büyük çoğunluğu kendi rızaları ile tedaviye başvurmazlar. Genelde kleptomanlar çalma eylemini gerçekleştirirken yakalandığı ve adli yönlendirilme yapıldığı için tedaviye başvurmaktadırlar ya da ikincil bir rahatsızlık nedeniyle geldikleri terapi sürecinde kleptoman oldukları fark edilmektedir. Elbette tedaviye kendisi başvuran bireyler de bulunmaktadır; ancak oldukça kısıtlıdır. Bunun nedeni ise genellikle toplumdan dışlanma ve damgalanmaya dair negatif inançlardır. Anayasanın 32. Maddesinin 1. ve 2. fıkrasına göre kleptomanlar her ne kadar dürtü kontrolü olmayan kişiler oldukları için çalma eylemini gerçekleştirseler de yakalanma durumunda kleptoman oldukları doktor tarafından belirlenmiş olsa bile cezadan muaf olmazlar ama ceza indirimi alabilirler. Bunun nedeni kleptomaninin bir akıl rahatsızlığı olmamasıdır. Kişinin dürtü kontrolünde bozukluk olması nedeniyle cezanın düşürülmesi uygun görülmektedir. Öte yandan anayasadaki bu maddenin suistimal edilmeye çalışılması sık rastlanan bir durumdur. Gerçekten hırsızlık yapan kişiler yakalanma durumunda kleptoman olduklarını beyan etmektedirler. Böyle durumlarda kişilerin adli sicilleri kontrol edilmektedir. Literatürde mağazalarda çalma eylemini gerçekleştirip yakalanan kişilerin en fazla %5’inin kleptoman olduğunu gösteren bulgular mevcuttur. Kleptomani özellikleri bakımından kişinin yaşam kalitesini düşürmektedir. Gerek iş hayatında gerekse sosyal ilişkilerinde bozulmalara sebep olmaktadır. Bu sebeple hafife alınacak bir rahatsızlık değildir. İşin adli boyutu da düşünüldüğünde aslında oldukça risklidir. Tespit edilmesi durumundan hemen tedavi edilmesi gerekmektedir.
Kleptomaninin Tedavisi
Kleptomaniye klinikte nadir rastlanması ve kleptomanlar tarafından kolay dile getirilmemesi çalışmaları kısıtlamaktadır. Bugüne kadar yürütülen çalışmalar sonucu psikoanalitik yönelimli psikoterapiler, davranışçı terapi yöntemleri, farmakoterapiler gibi yöntemler önerilmektedir. Kleptomani tedavisinde serotonin geri alım inihibitörleri, duygudurum düzenleyiciler ve opioid antagonistleri gibi ilaçlar kullanılmaktadır. Ayrıca bilişsel davranışçı terapi ekolünün kleptomanide etkili bir yöntem olduğunu gösteren birçok bulgu vardır. BDT’nin kleptomanide psikodinamik ve psikanalitik yöntemden daha etkin olduğu gözlemlenmiştir. Kleptomani tedavisinde BDT ve ilaç bir araya gelirse yalnız ilaç ile yapılan tedavilerden daha başarılı sonuçlar alınmaktadır. Kleptomanide içgörü kazandırmaya yönelik psikoterapi yöntemleri oldukça etkilidir. Ancak bu tedavilerin tam olarak iyileşme getirebilmesi için hastanın iş birliği ve iyileşme isteği oldukça önemlidir. Bazı hastalar çalma eyleminden kaçınmak için alışveriş yapmayı kesmektedir; ancak bu sadece kısa sürede etkili bir yöntemdir, problemi ortadan kaldırmaz. Hatta tam tersi çalma eylemi gerçekleştirilen marketi ziyaret etmek ve çalınan nesnenin ücretinin ödenmesi iyileşmede daha etkili bir yöntemdir. Kleptomani tedavisi oldukça zordur ve herkeste tam olarak iyileşme görülmeyebilir. Ayrıca hastalığın geç fark edilmesi de kişinin iyileşme oranını düşürmektedir. Tedavi sürecini zorlaştıran bir etken de kleptomaniye eşlik eden depresyon, anksiyete gibi diğer hastalıklardır. Kleptomani tedavisinde en çok yapılan hata kleptomaninin geri plana atılmasıdır ya da diğer bozukluklar tedavi edilirse kleptomaninin de geçeceği yönündeki algıdır. Ancak kleptomani kendi başına bir bozukluktur ve üzerinde özenle çalışılması gerekmektedir. Sonuç olarak kleptomani oldukça dirençli bir bozukluktur; ancak hastanın iyileşme motivasyonu ve iş birliği içinde olması tedavide olumlu sonuçlar alınmasına neden olmaktadır.
Kaynakça
1. Özdemir G. P., Selvi Y., Aydın A. Dürtüsellik ve Tedavisi. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar. [Çevrimiçi] 2012.
2. Kleptomani: Bir gözden geçirme. Tamam L., Özpoyraz N., Ünal M. basım yeri bilinmiyor : Türk Psikiyatri Dergisi, 1997.
3. Çalıyurt O., Tamam L. Kleptomanide Tedavi Seçenekleri. PSIKIYATRIDE GÜNCEL YAKLAȘIMLAR. [Çevrimiçi] 2009.
4. H, Soysal. Dürtü Kontrol Bozukluklarının Adli Psikiyatrik Yönleri. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar. [Çevrimiçi] 2015.
5. Kleptomani Tedavisinde Naltrekson: Bir Olgu Sunumu. Aydın Ç. P., Güngör B. B., Gülseren L. basım yeri bilinmiyor : Türk Psikiyatri Dergisi, 2012.
6. L, Tamam. Dürtü Kontrol Bozukluklarında İlaç Tedavisi. Researchgate . [Çevrimiçi] 2010.