Bir eş bağımlılık ifadesi: “Hayatıma biri girince ben çıkıyorum.”
‘O benim için dünyanın merkezi’ diyebileceğiniz biriyle bir ilişkiyi paylaşıyorsanız sizi okumaya davet ediyorum. Yahut “bu denli doyurucu olmayan, zarar görülen, saçın süpürge edildiği bir ilişki nasıl ve neden sürdürülür?”sizin için merak uyandıran bir konuysa yine okumaya devam etmeye davet ediyorum.
Yargılamadan, eş bağımlılığın arka bahçesindeki duyguları ve ihtiyaçları anlayabilmek için ufak bir tanımla başlayabiliriz.
Eş bağımlılık, insanların çevresindeki bireylerle paylaşabilecekleri sağlıksız bir ilişkiyi tanımlayan yapıyı ifade eder. Bu ilişki; anne baba ilişkisi olabileceği gibi, bir evlat ile kurulan ilişki de olabilir, romantik bir ilişki içinde de deneyimlenebilir.
Eş bağımlılığın bir ilişkide nasıl göründüğünü anlamaya çalışırken bu yapıyı oluşturan önemli birkaç meseleden destek alabiliriz.
1-“İhtiyaç Duyulan Ve İhtiyaç Gideren Olma” İhtiyacı
Kişinin ilişkilerinde kendisine ne kadar ihtiyaç duyulduğuna ve bu ihtiyacı gideren olma halinin ne kadar onaylandığına bağlı olarak kendi kimliğini ve değerlerini tanımladıkları haller ön plandadır. Bu yüzden çoğu zaman eş bağımlı bir insanın diğerlerinin kendisine ihtiyacı olduğunu bilmesi ya da hissetmesi gerekir. Bu nedenle, bir ilişki içinde olduklarında, ilişkilerini dünyalarının merkezi haline getirme eğilimindedirler. Adeta yaşamlarının anahtarını ilişkideki diğer ortağa teslim edip çıkmaktadırlar.
Duygusal veya fiziksel olarak sağlıksız, mutsuz ve hatta istismarcı bir ilişki içinde olsalar dahi, ilişkiyi noktalamak oldukça zor ve kabul edilemezdir. Noktalamanın ötesinde, ilişkinin zarar verici niteliği de zaman zaman farkındalık alanlarının dışında olabilir. Sürdürdükleri ilişkideki problemlerden çoğunlukla inkar yoluyla kaçınabilirler. Problem olarak tanımlanabilecek bir şey olmadığını düşünebilirler veya problem olduğunu kabul etseler dahi bu problemin eş bağımlı bir ilişki dinamiğiyle ilgili olduğunu göz ardı edebilirler. Çoğu eş bağımlı kişi daha çocukluk çağlarında sevgi ve istismarın birlikteliğini öğrenir. Ne yazık ki bazı eş bağımlılar, çocukluk çağlarından miras olan kötü davranışların aynı zamanda kendilerine tanıdık geldiğinden de dolayı bir ilişkide normal olduğunu düşünebilirler. İstismara ve manipülasyona karşı açık hale gelirler.
2-Sağlıksız Sınırlar ve Diğerlerinin Sınırlarına Karşı Kırılganlık
Bazı insanlar kendi duygusal ve fiziksel iyi oluşu için ne gibi sağlıklı sınırlara sahip olmaları gerektiğini bilmemeleri önemli bir özelliktir. Dolayısıyla geçirgen ve koruyucu olmayan sınırlara sahiplerdir. Sınır ihlallerine karşı açık olmaları da bu ilişkilerin belirgin bir özelliğidir. Kendi sınır inşalarını gerçekleştirmedikleri gibi ilişkideki diğer ortağın koyduğu bir sınıra karşı içerlenmiş, öfkeli ve kırılgan olabilirler. Bu sınırlar terk edilme, reddedilme ve onaylanmamaya dair korkularını tetiklemektedir. Böylece diğerlerinin onayını ve sevgisini kaybetmemek için gönüllerinden “hayır ” demek geçse dahi kendilerini “evet ” derken bulabilirler.
3-Memnun Etme İhtiyacı
Kimi insanlar kendi kimliklerini ve öz değerlerini diğerlerinin kendileriyle ilgili düşünce ve duygularına dayandırırlar. Diğerlerinin değerlendirmelerinin, düşüncelerinin ve duygularının bu denli önemli olduğu bu ilişki yapısında yine diğerlerinin onayını ve takdirini almak son derece önemlidir. Adeta bir diğerinin memnuniyeti kişinin kendi memnuniyeti olarak deneyimlenebilmektedir. İlişkilerimizde bir diğerinin memnuniyetini önemsemek sağlıklı bir ilişkinin bir parçasıdır. Söz konusu eş bağımlılık olduğunda diğerini memnun etmek “bir görev hatta bir zorunluluk” gibidir. Her ne olursa olsun, öncelikli olarak bir diğerinin ihtiyaçları ve memnuniyeti ön plandadır. Aynı zamanda sevgiyi fedakarlık olarak görürler. Sevgilerini ilişkide bulundukları bireye hizmet ederek, kendi ihtiyaçlarını ve sorumluluklarını feda ederek gösterirler.
4- Diğerlerinin Sorumluluğunu Almak
Kişiler diğerlerinin problemleri, yaşadıkları zorlukları, hataları, sorumlulukları ve hatta duygularından sorumlu olduklarını düşünebilirler. Diğerlerinin sorumlulukları ve kendi sorumlulukları arasında sağlıklı bir sınır, sağlıklı bir mesafe bulunmamaktadır. Bu ayrım bulunmadığından kendileri dışında gelişen olumsuz durumlar için sorumluluk almaları, sorumlu ve hatta suçlu hissetmeleri adeta otomatik bir tepki olarak ortaya çıkmaktadır. Çözmek, kontrol etmek, düzeltmek, iyileştirmek, kurtarmak gibi hedefler diğerinin sorumluluğunu almanın en belirgin kriterleri olabilir.
Eş bağımlılığı tanıyabilmek için birkaç temel meseleden bahsettik. Eş bağımlı kişinin işlevsiz ve sağlıksız olan bu ilişki dinamiğinde rol oynuyor olmasıyla birlikte ilişkilerin tek kişilik olmadığını hatırlamak önemlidir. Haklı, haksız; suçlu, suçsuz arayışının ilişkilerimizde bizi bir adım ileri taşımadığını cebimize koyarak şu soruyu sormakta fayda olabilir:
Bu bir sorun, bu bir zorluk. Yaşadığın zorluğu belki anlayamam ama görmeyi deneyebilirim.
Senin için, sana destek olabilmek için ne yapabilirim?
Buradayım, seninle.