Aşk, oldukça yoğun duyguların bir arada yaşandığı karmaşık bir olgudur. Aşk, kişinin dopamin, oksitosin ve vazopressin hormonlarını normal seviyenin üstüne çıkartır ve bu da kişinin daha olumlu bir ruh haline girmesini sağlar. Aşık olduğumuzda hayatın daha tatlı ve katlanılabilir düzeye inmesi işte bu yüzdendir. Oysa ki değişen tek şey bakış açımız ve ruh halimizdir.
Dopamin aynı zamanda, kokain bağımlısı bireylerdeki etkilerin benzerini aşık kişinin beyninde de gerçekleştirir. Yani aşk olgusunu kaybettiğimizde bu hissettiğimiz olumlu duyguları da keskin bir düşüşle kaybederiz. Bu durum da bizi bir nevi “bağımlı” statüsüne getirir. Aşk acısı özetle; bu iyi hissetme halini tekrar yakalayabilmek adına ilişkinin bitişini geciktirme, biten ilişki için anlamsız çabalama veya bu iyi hissi tamamen kaybettiğini düşünüp depresif bir ruh haline bürünme durumunun genel ismidir.
Kişi, biten ilişki sonrası bilişsel bozulma, işlev kaybı hatta kendilik algısında gerçek dışı düşüncelere kapılabilir. Peki, bu denli acı verici bir olayı az hasarla nasıl atlatabiliriz?
İrade
İlişkiniz bitti. Yani belli bir alışkanlığınızı, ruhunuzdaki eksik herhangi bir duyguyu doyuran ya da hayatınızı daha çekilebilir kılan bir kazanımı kaybettiniz. Pişmanlıklar, keşkeler, iyikiler ve benzer olumlu veya olumsuz tüm düşünceler zihninizden geçerken irade sizin en iyi dostunuz olacaktır. Çünkü biten ilişki sonrası geriye dönme konusunda atılacak adımlar (mesaj, arama vs.) beklediğiniz sonucu vermediği taktirde, var olan sancınızın üzerine bir sancı daha eklemekten başka bir işe yaramayacaktır. Bu yüzden zaman her şeyin ilacı sözü burada oldukça geçerli.
Yüzleşme
Yüzleşmeniz gereken kişi eski partneriniz değil kendinizsiniz. Neden bu denli üzülüyorsunuz? Sizi üzen ayrılık mı yoksa ayrılığın altında yatan başka duygu ve düşünceleriniz mi? Yeterince değer görmediğinize mi üzülüyorsunuz, yeterli sevgiyi alamadığınıza mı, aldatıldığınız için mi yoksa kişinin hayatında başka birisinin girebilme ihtimali mi sizi üzen? Her şey yalnızca sevgiyle açıklanmıyor öyle değil mi?
Duygularını Kucakla
Ağlamak mı istiyorsunuz, ağlayın. Kızmak mı istiyorsunuz, kızın. Kalbinizin kırıklığını hissetmeniz gerektiği kadar hissedin. Bu zayıflık değil; aksine cesaret işidir.
Odak Noktanı Değiştir
Aşk harika bir duygu evet ama ondan alınan hazzı, yukarıda bahsettiğim hormonsal değişiklikleri başka aktivitelerden de alabilirsiniz. Sevdiğiniz birisine veya evcil hayvanınıza sarılma, keyif aldığınız gıdaları tüketme, yürüyüş ve spor, enstrüman çalma, bir konuda başarılı olma, seyahat etme; yani sevdiğiniz ve benliğinizi şifalandırdığını düşündüğünüz ne varsa onlarla ilgilenmek size iyi gelecektir. Harekete geçmek için iyi hissetmeyi beklememelisiniz, hareket ettikten sonra iyi hissetme zaten kendiliğinden gelecektir.
Yalnız Kal-Ma
Yalnız kalmayın. Çevrenizde sizi besleyen ve iyi hissettiren insanlar olsun. Acınızı anlatın, paylaşın ama hayatınızın tek gündemi yapmayın. Anlatım sonrası konuyu kapatmayı ve anda kalabilmeyi deneyin.
Yalnız Kal
Günün bir kısmını kendinize ayırmayı unutmayın. Bu, duygularınızı daha özgürce yaşamanız adına size alan sağlayacaktır.
Acele Etme
Kendinize zaman verin. Zira hiçbir acı sonsuz değildir.
Aşk Acısına İyi Gelen Bazı Uygulamalar:
- Meditasyon
- Yazı yazma
- Psikolojik destek alma
- Seyahat etme
- Sanat ile ilgilenme
- Mutluluk verici şarkı ve filmler izleme
- Sosyalleşme
- Nefes egzersizleri
- Yürüyüş
- Dans ve hareket
Unutmayın; her şey geçicidir. Var olan tek an, şu andır.