Yüksek işlevli anksiyete kavramı ile son zamanlarda özellikle sosyal medyada sıklıkla karşılaşmış olabilirsiniz. Var olan belirtilerin size uyduğunu ve aslında farkında olmadığınız bir rahatsızlığın pençesinde olduğunuzu düşünmüş, hatta bu nedenle epeyce kaygılanmış olabilirsiniz. Şimdi hızlıca sonuca varmadan önce anksiyeteyi ve ardından yüksek işlevli anksiyeteyi tanıyalım. Ardından neler yapılabileceğine göz atalım.
Anksiyete Nedir?
Anksiyete temelde kaygıya eşlik eden duygu, davranış ve düşüncelerin tamamını anlatmak için kullanılan bir terimdir. Farklı türleri vardır ve çeşitli tanı kriterleri kapsamında kişiler anksiyete bozukluklarından birine sahip olabilirler. Öte yandan kaygı duymak ve bununla birlikte kaygıya bağlı düşünce ve davranışlar geliştirmek de doğamızın bir parçasıdır. Bunun bir bozukluk olarak adlandırılabilmesi için şiddetinin, süresinin ve diğer kriterlerin temel alınması gerekir. Ancak belirgin biçimde günlük işlevlerimizi yerine getirmemizin önünde engel olmaya başladığı zaman bir tanı olsun ya da olmasın kaygının bizim için ciddiye alınması gereken bir problem olduğunu düşünebiliriz. Yüksek işlevli anksiyete ise tam olarak burada karşımıza çıkmaktadır.
Yüksek İşlevli Anksiyete Nedir?
Yüksek işlevli anksiyete doğrudan tanı kitaplarında yer almamakla birlikte, klinik tabloda karşılaştığımız bazı durumları iyi biçimde ifade ettiği için kullanılan terimlerden biridir. Yüksek işlevli anksiyete kişi, başta kaygı olmak üzere çaresizlik, telaş, sıkışma vb. duyguları tıpkı anksiyete olduğu gibi sıklıkla yaşar. Bunlara zaman zaman nefes almada problem yaşama, karın ağrısı, cilt problemleri gibi fiziksel rahatsızlıklar eşlik edebilir. Kişinin düşüncelerinde sıklıkla kaygı temalı tekrar eden ve otomatikleşen fikirler yer alabilir: “Ya böyle olursa?”, “Küçük bir ihtimal ama yine bütün önlemleri almalıyım aksi halde felaket olabilir.”. Bütün bu belirtilere rağmen yüksek işlevli anksiyetinin, anksiyetenin diğer tiplerinden en önemli farkı; kişinin gündelik hayatında yaşanan bir sorun olmayışıdır. Kişi kaygısını gizleyebilir, bastırabilir ve hatta günlük motivasyonunun bir parçası haline getirebilir. Bu nedenle yüksek işlevli anksiyete kişinin çevresi ve bazen kendi tarafından dahi fark edilemeyebilir.
Bu durumda akıllara şu soru gelebilir: eğer kişi günlük yaşamını olağan biçimde devam ettirebiliyor hatta anksiyeteyi kendi motivasyonlarının bir parçası haline getirebiliyorsa yine de yüksek işlevli anksiyeteyi bir psikolojik zorlanma olarak ele almalı mıyız?
Evet. Yüksek işlevli anksiyetenin belki de en riskli tarafı yukarıdaki bakış açısıdır. Unutulmamalıdır ki uzun süreli ve yoğun belirtileri olan anksiyete kişinin fiziksel ve mental sağlığına er ya da geç zarar verecektir. Yüksek işlevli anksiyetede bu durum daha geç fark edileceğinden oluşabilecek zarara dair önlemler almak da daha güç olabilir. Çoğunlukla yüksek işlevli anksiyeteye sahip kişilerin, anksiyeteyi hayatlarındaki başarının bir parçası haline getirdikleri varsayılmaktadır. Bu olumlu görünen etkisi nedeniyle kişiler, doğrudan anksiyeteye maruz kalanlara göre durumu kabullenmekte ve hayatlarında değişiklik yapmakta zorlanmaktadırlar.
Yüksek İşlevli Anksiyetenin Belirtileri ve Tedavi Seçenekleri Nelerdir?
- Yüksek işlevli anksiyete, anksiyete belirtilerinin çoğunluğunu taşımakla birlikte, günlük işlevin devam etmesi halidir. Siz de kişisel bakım, okul, iş, ev, aile ve yakın çevre ile ilgili sorumluluklarınızı yerine getirebilmenize karşın kaygıyla ilgili bir sorun yaşadığınızı düşünüyorsanız öncelikle anksiyete konusunda araştırma yaparak işe başlayabilirsiniz. Örneğin, blogumuzdaki bir başka yazı sizin için başlangıç olabilir: Bende GALİBA Anksiyete Bozukluğu Var!
- Uykunuzda yaşanan bozulmalar uyarıcı işaretler olabilir. Aniden ve irkilerek uyanma, uykuda dişleri sıkma, yeterli uyuma zamanına rağmen dinlenmemiş uyanma gibi belirtiler uzun süredir devam ediyorsa kaygının bir etken olduğu düşünülebilir.
- Mükemmelliyetçilik, başarı odaklılık, kontrolcülük gibi eğilimler sıklıkla yüksek işlevli anksiyete ile ilişkilendirilirler. Çok başarılı bir kariyer sahibi ya da sürekli olarak yoğun ev işlerini aksatmadan, dışarıdan bakıldığında hiçbir problem yok gibi görünecek şekilde yapan kişiler sıklıkla yaptıklarının keyfinin çıkarmak yerine kendilerini bir sonraki adım için edişelenirken bulabilirler. Ne yazık ki bu tür bir döngünün kişiye faydası olmadığı gibi kendi kendine sonlanması da pek olası değildir.
- Sebebi bilinemeyen rahatsızlıklar da yüksek işlevli anksiyete ile ilişkili olabilir. Boyun ve sırt kaslarındaki ağrılar, mide ve cilt rahatsızlıkları gibi çoğunlukla ihmal edilmesi kolay rahatsızlıklar doğru beslenme ve ergonomi koşullarına rağmen geçmiyorsa vücudun uzun süreli kaygıya verdikleri tepkiler olabilir. Siz kaygının hayatınız yolunda gitmesi için gerekli bir faktör olduğunu düşünebilirsiniz; ancak vücudunuz size küçük uyarı mesajları iletiyor olabilir.
- Kaygıya rağmen işlevin devam ettirilmesi uzun dönemde zor olduğundan kaygıyı bastıracak bazı alışkanlıklar edinmiş olabilirsiniz: tikler, bağımlılıklar, duygusal yeme, aşırı spor yapma vb. davranışlar keyif aldığınız aktivitelerden çok kaygınızı görmezden gelmenin bir yolu olabilir.
Yüksek İşlevli Anksiyete İçin Neler Yapılabilir?
- Öncelikli olarak kaygının hayatınızdaki yeri hakkında kendinizi gözden geçirmek güzel bir başlangıç olabilir. Kaygı, doğru oranda olduğu sürece hayatımızdaki işlevimizi yerine getirmemiz için bir araç olabilir; ancak yalnızca başarılı ve yeterli olmak adına yüksek kaygı duyarak ve keyif almayarak yaşamımızı sürdürmek zorunda değiliz.
- Nefes ve gevşeme egzersizlerini deneyin. Vücudunuz aslında ne kadar kasılmış olduğunu fark ederek başka nasıl olabilceğine dair de fikir edinebilirsiniz. Bazı örnek çalışmaları bu bağlantılarda görebilirsiniz. Ek olarak farklı yöntemleri deneyerek hangisinin size daha uygun olduğunu seçebilirsiniz: 1- Evde Yapabileceğiniz Solunum Egzersizleri 2- Progresif Kas Gevşetme Tekniği
- Spor, hobi ve eğlence için zaman ayırın. Bunları “bir şeyi başarmaktan” çok ”keyif almak” amacıyla deneyimlemeye çalışın.
- Bazı meslekler ya da toplumsal normlar yüksek işlevli anksiyete için tetikleyici olabilir. Örneğin, sağlık alanında çalışanların kritik görevlerde çalışması kendilerini önceliklendirmelerini zorlaştırabilir. İyi bir annenin çocuklarına ve evine göstermesi gereken önemin kendi değerini belirlediğine dair inançları, kişinin kendisine zaman ayırmasının önüne geçebilir.
- Sorumluluklarınızı planlayın ve önceliklendirin. Kendi değerimizi belirlemede başarı, kariyer, iyi bir eş/arkadaş/ebeveyn olmak gibi faktörler etkili olabilir. Ancak kendi değerimizi sadece bunlardan bir ya da birkaçına bağlamak hayattan keyif almamıza engel olabilir. Önceliklendirme ve gerçekçi beklentiler belirleme kaygının azalmasına yardımcı olabilir.
- Kaygının yaşamınızda olumlu görünen etkilerinden vazgeçmek istemeyebilirsiniz. Yalnızca kaygılı olursanız başarılı ya da başkaları tarafından sevilebilir olduğunuza dair iç sesinize karşı çıkmaya çalışın. Var olan hayat düzenimizi değiştirmek hızlıca ve kolayca gerçekleşmeyecektir; ancak bize zarar vermeye başlayan eski alışkanlıklarımızla vedalaşmamız her zaman mümkündür. Aldığınız önlemlere karşın eskiye döndüğünü ya da başka zorluklar yaşadığınızı düşünüyorsanız sosyal çevrenizden ve profesyonellerden destek istemekten çekinmeyin.
- Bilişsel davranışçı terapi, pek çok kaygıyla ilişkili sorunda olduğu gibi yüksek işlevli anksiyete için de oldukça etkilidir. Bu yöntemle kişiler anskiyetelerinin altında yatan düşünce kalıplarına, hayatlarındaki sürdürücü ve olumsuz etkilerine ulaşabilir ve bunları değiştirmek için adım atabilirler. Sağlıklı duygu ifadesi, yeni düşünce biçimlerinin yapılandırılması ve alternatif deneyimlerin elde edilmesi ile kişi uygun kaygı düzeyi ve sağlıklı bir yaşama kavuşabilir.